Ölüdeniz adında anlaşıldığı gibi durgun bir göl gibidir.

Denizin bile en dalgalı olduğu günlerde Belceğiz kıyıları dalgalar içindeyken Ölüdeniz’de suda kıpırdanma dahi oluşmamaktadır. Ölüdeniz denilen koya denizden dar bir boğaz ile girilmektedir. Boğazın iki yanındaki sarp yamaçlar çam ağaçlarıyla kaplıdır. Bu sebepten görülmesi oldukça zordur. Ölüdeniz ile bilinen iki efsane anlatılmaktadır.

Bunlardan ilki;

Balıkçılık ile geçinen baba ve oğul günlerden bir gün sarp yamaçlar arasında fırtınaya tutulurlar. Oğul babasına kayalıklara yaklaşıp bir koya sığınalım diye söyler, karaya yaklaşmaya başlarlar. Babası da oğluna sürekli kayalara çarpmaktan ve buralarda koy olmayacağını söyleyip durur. Ardında aralarında tartışma çıkar. Babası kayalara çarpacaklarını sanıp oğlunu kürekle denize savurur. Sonra dümene geçer birde ne görsün deniz dönerek dümdüz bir koya açılmakta. Koya girer ama perişandır oğlunun acısıyla kendisinin de canına kıyar oracıkta. Söylentilere göre ise Ölüdeniz’in çevresine insan yüzüne benzeyen kayalık vardır. Bu kaya ise oğlanın taşlanmış başıdır. Fırtınalı zamanlarda gemicilere buraya gelin diye yön gösterirmiş.

Bunlardan ikincisi ise;

Belcekız ismi de bir efsaneye dayanmaktadır. Eskilerden buradan geçen gemiler açıkta demir atar ve içme suyu almak için kıyıya sandal ile giderlermiş. Günlerden bir gün yaşlı bir kaptanın genç ve yakışıklı oğlu su almak için koya çıkmış. Koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görmüş ve kıza vurulmuş. Kızında yüreğine ateş düşmüş fakat genç delikanlı suyu alıp dönmek zorundaymış. Gemi uzaklaşıp gitmiş. Belcekız her zaman kıyıyı ve sevdiğini kollamış. Delikanlıda buradan her geçmeye suyunu almaya gelirmiş. Bu sayede ise görüşürlermiş. Bir gün gemi geçerken fırtına kopmaya başlamış. Oğul babasına burada korunaklı bir koy olduğunu söylemiş. Babası ise oğlunun sevdalı olduğunu ve kızı görmek uğruna gemiyi parçalamak istediğini sanmış. Dalgalar yükselmiş aralarında kavga çıkmış. Gemi tam kayalıklara çarparken ihtiyar bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ardından dümene yapışır ve durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya dönüşmektedir. Delikanlı orada ölür. Sevdiğini bekleyen Belcekız da kendisini kayalıklardan atıp ölür. O günden beri kızın öldüğü yere Belcekız oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir.
Günün ilerleyen saatlerinde rengi değişip duran bu deniz belki de bir oğlan ve kıza yanmaktadır.